- görme-görüş
- nawiedzać; odwiedzać; zwiedzać; zwiedzić
Türkmençe-Polýakça Sözlük. 2010.
Türkmençe-Polýakça Sözlük. 2010.
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açı — mat. 1) Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye 2) mec. Görüş, bakım, yön, anlayış biçimi Bu röportajların özellikleri açı tazeliği, sunuş özelliği ve kıvrak mizahı idi. H. Taner… … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlayış — is. 1) Anlama işi veya biçimi, telakki Ama doğrusu Hugo yu artık uzun uzun okuyamıyoruz, onun şiiri, şiir anlayışı bizden çok uzaklaştı. N. Ataç 2) Bir toplum veya topluluktaki bireylerde görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle beliren düşünme… … Çağatay Osmanlı Sözlük
basîret — (A.) [ تﺮﻴﺼﺑ ] görüş, ileriyi görme gücü … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
BİNİŞ — f. Basiret, görüş, görme kabiliyeti. * Mülâkat … Yeni Lügat Türkçe Sözlük